Lüks konut piyasasında 1 milyon dolarlık bütçeyle şehirden şehre alınabilecek metrekare değişiyor. Londra, New York, İstanbul, Dubai ve Paris gibi merkezlerde aynı bütçeyle ne kadar alana sahip olunabildiği dikkat çekici farklar gösteriyor.
Dünyanın farklı şehirlerinde aynı bütçeyle çok farklı yaşam alanlarına sahip olmanız mümkün. Özellikle global emlak piyasasında sık kullanılan bir karşılaştırma yöntemi olan “1 milyon dolarlık alım gücü”, şehirlerin konut maliyetleri hakkında dikkat çekici veriler sunuyor.
Son raporlara göre, 1 milyon dolarlık bir bütçeyle dünyanın bazı şehirlerinde lüks konut segmentinde bile oldukça geniş alanlara sahip olunabilirken, bazı metropollerde bu miktar oldukça sınırlı bir metrekareye denk geliyor. İşte dünya genelinden öne çıkan bazı şehirler ve 1 milyon dolarla alabileceğiniz ortalama yaşam alanı:
Monako – 17 m²
Dünyanın en pahalı emlak piyasasına sahip olan Monako, yüksek gelir grubu için bile erişimi zor bir şehir olarak öne çıkıyor. 1 milyon dolarla Monako’da yalnızca ortalama 17 metrekarelik bir daire sahibi olabiliyorsunuz. Bu, şehrin lüks yaşam standardı ve sınırlı arsa arzı nedeniyle fiyatların astronomik seviyelere ulaşmasından kaynaklanıyor.
Hong Kong – 21 m²
Asya’nın finans merkezi olan Hong Kong’da gayrimenkul fiyatları uzun süredir dünya ortalamalarının üzerinde. 1 milyon dolar, burada ortalama 21 metrekarelik bir alana denk geliyor. Yoğun nüfus, sınırlı arazi ve yüksek talep bu fiyatları yukarı taşıyor.
Londra – 33 m²
İngiltere’nin başkenti Londra, özellikle şehir merkezinde oldukça pahalı bir emlak piyasasına sahip. Westminster gibi prestijli bölgelerde bu bütçeyle yaklaşık 33 metrekarelik bir daire alınabiliyor. Ancak şehir merkezinden uzaklaştıkça bu metrekare oranı artabiliyor.
New York – 34 m²
ABD’nin en pahalı konut piyasalarından biri olan New York’ta, Manhattan bölgesinde 1 milyon dolara ortalama 34 metrekare konut sahibi olunabiliyor. Brooklyn ya da Queens gibi daha uygun bölgelerde metrekare avantajı artabiliyor.
Paris – 42 m²
Fransa’nın başkenti Paris, Avrupa’nın önemli lüks konut merkezlerinden biri. 1 milyon dolar bütçeyle burada ortalama 42 metrekarelik bir yaşam alanı edinilebiliyor. Şehrin merkezinde bu oran daha düşükken, çevre ilçelerde daha geniş alanlar alınabiliyor.
Tokyo – 60 m²
Japonya’nın başkenti Tokyo, diğer gelişmiş metropollere göre daha ulaşılabilir fiyatlara sahip. 1 milyon dolar burada ortalama 60 metrekarelik bir konut anlamına geliyor. Şehrin iç kesimleriyle dış bölgeleri arasında ise fiyat farkı oldukça belirgin.
Dubai – 105 m²
Orta Doğu’nun parlayan yıldızı Dubai, yüksek gelirli yabancılar için cazip bir yatırım alanı haline geldi. 1 milyon dolarla şehirde ortalama 100 metrekare üzerinde bir konuta sahip olmak mümkün. Dubai Marina ve Downtown gibi bölgelerde bu oran biraz düşse de diğer semtlerde ciddi metrekare avantajı sağlanıyor.
İstanbul – 115 m²
Türkiye’nin mega kenti İstanbul, döviz bazlı karşılaştırmalarda daha ulaşılabilir emlak piyasaları arasında yer alıyor. 1 milyon dolar ile İstanbul’un merkezi semtlerinde dahi 100 metrekareyi aşan daireler alınabiliyor. Anadolu Yakası’ndaki yeni projelerde ise bu rakam 120 metrekareye kadar çıkabiliyor.
Cape Town – 218 m²
Güney Afrika’nın en büyük şehirlerinden biri olan Cape Town’da emlak fiyatları dünya ortalamasının altında. Bu da 1 milyon dolarla oldukça geniş alanlara sahip olunmasını sağlıyor. Ortalama olarak 218 metrekarelik bir konut bu bütçeyle alınabiliyor.
Vancouver – 50 m² / Berlin – 71 m² / Sao Paulo – 130 m²
Dünya genelinde büyük farklar gösteren bu metrekare dağılımları, şehirlerin yaşam maliyetlerini ve yatırım potansiyelini de doğrudan etkiliyor.
1 milyon dolar gibi sabit bir bütçeyle şehirden şehre bu denli farklı sonuçların ortaya çıkması, yatırımcıların ve göçmenlerin konut tercihlerinde stratejik kararlar almasını zorunlu kılıyor. Yaşam kalitesi, kira getirisi ve bölgesel ekonomik büyüme gibi unsurlar, konutun değerinin sadece metrekaresiyle sınırlı olmadığını da gösteriyor.
Dolayısıyla gayrimenkul yatırımı planlayanlar için yalnızca fiyat değil, alım gücünün karşılığında sunulan yaşam standardı ve gelişim potansiyeli de göz önünde bulundurulmalı.