Rafine şeker tüketimi günümüzde birçok sağlık sorununa zemin hazırlıyor. Bilimsel çalışmalar, şekerin vücut üzerindeki olumsuz etkilerini net biçimde ortaya koyuyor. İşte şekeri hayatınızdan çıkarmanız için tıp ve beslenme bilimiyle desteklenen 10 önemli gerekçe…
Yapılan nörobilimsel araştırmalar, şekerin beyinde dopamin salgısını artırarak tıpkı nikotin ve kafein gibi bağımlılık etkisi oluşturduğunu ortaya koyuyor. Sürekli şeker tüketimi, kısa vadede haz duygusu verse de uzun vadede vücudu bu etkiye karşı duyarsızlaştırıyor. Bu da daha fazla tüketim ihtiyacına yol açıyor.
Şekerli yiyecek ve içeceklerin aşırı tüketimi, insülin direncine neden olarak tip 2 diyabet riskini önemli ölçüde artırıyor. Harvard Halk Sağlığı Okulu’nda yapılan geniş çaplı araştırmalar, günlük şeker tüketiminin diyabet görülme oranlarını doğrudan etkilediğini gösteriyor.
Yüksek şeker alımı, trigliserid ve LDL (kötü) kolesterol seviyelerini artırarak kalp-damar sistemi üzerinde olumsuz etkilere yol açar. Amerikan Kalp Derneği, şekerli içecekleri düzenli olarak tüketen bireylerde kalp krizi riskinin %25’e kadar arttığını belirtmektedir.
Özellikle fruktoz içeren şekerler, doğrudan karaciğerde yağ birikimine neden olabilir. Karaciğer yağlanması, uzun vadede siroz ve karaciğer fonksiyon kaybı gibi ciddi hastalıkların habercisidir. Şekerin karaciğerde alkolle benzer şekilde işlendiği bilinmektedir.
Şekerli yiyecekler yüksek kalori içerdiği halde tokluk hissi yaratmaz. Bu da aşırı yemek yeme eğilimini tetikler. Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism’de yayımlanan bir çalışmaya göre, şekerli içecekler tüketen bireylerin günlük toplam enerji alımı ortalamadan %17 daha fazladır.
Yüksek şeker alımı, glikasyon adı verilen bir süreçle cilt proteinlerine zarar verir. Bu da erken yaşlanma, sivilce, elastikiyet kaybı gibi cilt sorunlarını beraberinde getirir. Şekerin kronik iltihap süreçlerini tetiklediği de dermatolojik olarak kanıtlanmıştır.
Fazla şeker tüketimi, beyaz kan hücrelerinin işlevini azaltarak vücudun enfeksiyonlara karşı direncini düşürür. Uzun süreli yüksek şeker alımının, bağışıklık hücrelerinin patojenlerle mücadele kapasitesini %40’a kadar azalttığı tespit edilmiştir.
Yüksek şekerli diyetlerin hafıza ve öğrenme kapasitesi üzerinde olumsuz etkileri olduğu, UCLA tarafından yapılan deneysel çalışmalarda gözlemlenmiştir. Uzun vadede şeker, bilişsel performansı düşürür, hatta Alzheimer riskini artırabilir.
Şeker, bağırsak florasındaki yararlı bakterilerin azalmasına yol açar. Bu durum, sindirim sorunları, şişkinlik, irritabl bağırsak sendromu gibi rahatsızlıkların oluşmasına zemin hazırlar. Bağırsak-beyin ekseni üzerinde de baskı oluşturduğu bilinmektedir.
Bazı araştırmalar, şekerin kanser hücrelerini besleyen etkisini ortaya koymaktadır. Özellikle fazla şeker tüketiminin obezite, insülin direnci ve kronik iltihap gibi risk faktörlerini artırarak bazı kanser türlerine zemin hazırlayabileceği düşünülmektedir.
Özellikle pankreas ve kolon kanseriyle ilişkilendirilmiştir.
Antalya, Türkiye'nin en hızlı gelişen ve turist çeken şehirlerinden biri olarak, her yıl binlerce ziyaretçiyi…
Gayrimenkul sektörünün güçlü oyuncularından Reportage Türkiye, ilkbahar dönemine özel yeni bir kampanya duyurdu. Yatırımcılara hem…
Son yıllarda hızla artan inşaat maliyetleri, konut piyasasında hem üretimi hem de satışları baskı altına…
Türkiye İstatistik Kurumu’nun yayımladığı son verilere göre Ankara’da Mart 2025 döneminde toplam 10 bin konut…
İstanbul’un turizm potansiyelini artırmak ve dünya standartlarında hizmet anlayışını benimsemek amacıyla yatırımlar gerçekleştiren iş insanı…
Mobilya donanım ve akıllı yaşam çözümleri markası Hafele Türkiye, 2025 yılına büyük bir büyüme hedefiyle…